23 Şubat 2016 Salı

Bu Nasıl Ev...

Yok canım hiç kıskanmıyorum.
Hem kim dört bir yanı yeşille çevrili,kocaman pencereli,içerisinde güneş doğan,verandalı,bahçesinde serası olan,uyandığında şu manzarayı gören bir evi ve içindekileri kıskanır ki.Daha neler...
Yeşillikte çok börtü böcek olur huylanırım ben,camı penceresi sil sil bitmez hele bir de bayram temizliği ohoo...Güneş desen, eve girmiyor içinde doğuyor adeta yazın pişersin burada,bahçenin desen bakımı hiç bitmez...Ay bak yazarken soğudum iyi mi...
Off !!! tamam çok kıskandım ,sizden mi saklıycam,bayıldım işte ne yapayım.
Dedim belki benim gibi bir beğenmeyen çıkar en iyisi paylaşayım ...
İçim soğur biraz...
 

ElMueble.com

22 Şubat 2016 Pazartesi

Ev Turu...

Yine beni benden alan sıcacık detaylarıyla ,büyük pencereleriyle gözlerimi kamaştıran bir taş evle karşı karşıyayım.Her karede hayal kurmadan,her detayına uzun uzun bakmadan geçemedim.Ve bir kez daha anladım ki ben bu tarz evlerde en çok eski ile yeninin,beyaz ile ahşabın uyumuna bayılıyorum ,o dengeyi seviyorum.Bakalım siz de sevecek misiniz...
 

micasarevista

16 Şubat 2016 Salı

Rustik Bir Ev...

Brezilya'nın Trancoso adı verilen sahil bölgesinde yer alan yazlık bir ev burası.
Mimar Daniela Oliveria tarafından restore edilmiş.
Dekorasyonu dingin ve huzurlu.
Doğal ,rustik malzemeler ile göz alıyor.
Bir o kadar da hayallere yelken açtırıyor tabi.
Misal ben bu eve bakarken benim zihnimde oynayan hikaye şöyleydi...
Üzerimde tiril tiril beyaz bir elbise,yalın ayak geziyorum evin içinde.Sonra bahçedeki sedire oturuyorum kucağımda dergim-kitabım,elimde limonatam keyfim yerinde mırıldanıyorum,havuzdan bizimkilerin kahkahası geliyor kulağıma ya da acıktık feryatları gülümsüyorum ...Tam bir yaz filmi yani.

 
 
 
 
 
 

style-files.com

5 Şubat 2016 Cuma

Stajyer...

Neredeyse iki ay olmuş ben izlediğim ,sevdiğim filmleri yazmayalı.Nasıl oldu ,neden bıraktım acaba yazmayı bilmiyorum.Bugün eski yazılara bakarken fark ettim ve arayı kapatmaya eğlenceli bir filmle karar verdim.

Filmimizin Adı The Intern.
2015 Amerikan yapımı bir komedi filmi.Ama bence bir parça dram da var içinde.
Kendini baştan sona sıkmadan izleten sıcak içten bir hikaye.
Oyuncu seçimi desen başka bir artısı.Nasıl güzel bir ikili olmuşlar değil mi.

Afişi gördüğü an karar veriyor insan izlemeye ve daha o an Robert De Niro'dan güven ve huzur ,Anne Hathaway'dan müthiş bir enerji alıyorsunuz.Yani ben izlemeden hissettiğim buydu.Tam karşılığını ve hatta fazlasını aldım filmden.

Konusu adından da anlaşıldığı üzere stajyerlik ile alakalı bir hikaye.Burası normal zaten, tuhaf olan stajyerin genç ve tecrübesiz değil tam tersi emekli ve fazlasıyla tecrübeli olması.Yani bu afişte  elinde çantası kendinden emin yürüyen sempatik  kahramanımız oluyor stajyer...

Genç ve başarılı bir iş kadını olan Jules (Anne Hathaway ) çalışanlarından birinin tavsiyesi ile yaşlılara özgü bir stajyerlik programı başlatır.70 yaşında dul bir emekli olan daha doğrusu emeklilikten sıkılan Ben (Robert De Niro ) ise bu programa ilk dahil olan kişidir.Dünyayı dolaşmış,türlü çeşit kurslara gitmiş ama işe yarar olmak isteğinden kurtulamamış Ben için işe dönmek harika bir duygudur,şimdilik hiç bir iş yapmasa da.

İzlerken şöyle dediğimi hatırlıyorum,böyle yoğun stres altında ve hızlı düşünüp çabuk hareket eden insanların yanına enerjik insanlar kadar onlara dinginlik ve güven veren insanlar da olmalı.Çünkü makine değil insanız,duygularımız var.



Jules ,başta bu programa karşı bir tavır sergilese de işte bahsettiğim o duygular nedeniyle Ben ile aralarında çok güzel bir arkadaşlık gelişti.Hatta tam olarak hissettiğim duyguları dile getirdi  ve senin yanında kendimi güvende hissediyorum dedi.

Olay sadece stajyerlik etrafında gelişmiyordu elbet.Jules'un sık sık dile getirdiği gibi iş dünyası olsun sosyal hayat olsun cinsiyetçi bir tavır sergiliyordu filmde.Jules'un işini kadın sitesi diye küçümseyen ceo ve çalıştığı için eleştiren diğer kadınlar gözden kaçmayan detaylardı.Ve bir de bu başarılı kadının başarılı bir şekilde yürütmeye çalıştığı aile hayatı vardı.Tüm bu konularda en büyük destekçisi ise işe alsa da iş yaptırmayacağını düşündüğü  stajyeriydi.



Jules'un enerjisine, işine olan tutkusuna ve başarısına hayran olmamak elde değil.Ama sonra bir sahne çıkıyor karşınıza böyle yüzünüze tokat gibi çarpıyor.Neden diyorsunuz neden ...
Neden hep kadın özverili olmak zorunda ,neden sevdiği şeyleri, tutkularını dizginlemek zorunda.
İzleyince hak vereceksiniz eminim.Ve kararını siz de benim gibi soluksuz bekleyeceksiniz.

Ay eğlenceli bir filmi bile izleyin harika diyerek bitiremiyorum değil mi.Anlatıyorum da anlatıyorum.Çoktandır yazmadım ya çenem düştü sanırım.

İzleyin bence pişman olmazsınız.
Üstelik hafta sonu yine tam film izlemelik bir hava olacakmış.
Şimdiden keyifli seyirler.




2 Şubat 2016 Salı

Göl Evi...

İki gram güneş gördüm ,camdan vuran güneşle sırtımı ısıttım ya  hemen yaz hayali düşüverdi aklıma.Bir de karşıma bu yazlık göl evi çıkmasın mı dön dönebilirsen  iş başına.
Ne yapalım göz gördü bir kere bakalım en iyisi.
Hem içimiz açılsın,hem içimiz ısınsın.
 

periodliving