14 Eylül 2015 Pazartesi

Sürpriz Damatlar...

Pazartesi sendromuna iyi gelecek,moralinizi düzeltip,yüzünüzü güldürecek  bir film ile film kuşağı kaldığı yerden devam ediyor.
 Ve yine Fransız yapımı ,yine çok eğlenceli bir film var sırada.
Güldürürken düşündüren filmlerden,komedisi dozunda mesajı ise net.


Orjinal Adı:Qu'est-ce Qu'on A Fait Au Bon Dieu
Türkçeye tam çevrilmiş karşılığı ise Allahım Neydi Günahım gibi...
Bu çeviri film hakkında bir fikir vermiştir sanırım.
Sürpriz damatlar ve isyan eden bir kayın peder.
Nasıl etmesin ki:)

 Birbirinden güzel dört kızı olan,değerlerine bağlı ,Katolik bir Fransız aile düşünün.
Ve bu aileye girecek birbirinden farklı dört damadı...
İşte Claude ve Marie Verneuil çiftinin başına gelen de tam bu.


İlk önce büyük kızları bir Müslümanla,diğeri bir Yahudi ile ,üçüncüsü ise bir Çinli ile evlenerek ailede tam bir şok yaratırlar.Hala bekar olan dördüncü kızları ise tek umutlarıdır ve hep hayal ettikleri gibi kilisede evlenmesini canı gönülden isterler.Neyse ki duaları kabul olur.En küçük kızları bir Katolik ile birliktedir ve bu da onları avutacak tek gelişmedir.
Ancak kızlarının söylemeyi unuttuğu bir ufak ayrıntı vardır ki asıl trajedi orada başlar.



Öyle hoş ayrıntılar var ki gülmekten karnım ağrıdı yer yer.
Yahudi ile evli olanın çocuğunun sünneti,Çinli damadın tüm aileye hazırladığı eziyet gibi yemek,dikkat etseler de bir şekilde ırkçılık ile biten sohbetler,kaynananın noelde tüm damatları için özel hazırladığı hindi,sonrasında yıkılan duvarlar,aileye ve birbirine ısınan bacanaklar,onların kayın peder ve kaynanaya yaranmaya çalışırken girdikleri haller...Ama en çok da son damada komplo kurmak için yaptıkları ortaklık...hepsi çok ince ama çok komik detaylardı...
Yalnız bir sahne var ki o an gözümden yaş geldi resmen.Kiliseye gidiyor bizim üç kafadar yalakalık için:) Kilisede ailenin komşularından  biri diyor ki : ''Aileye bak  Benetton reklamı gibi.''


Dördüncü damat sürprizi ve sonrasında yaşananlar ise filmin can alıcı noktası zaten.
Kaynananın psikloğa anlattıkları aslında hepimiz için geçerli sanırım.
Bizden farklı olandan,bilmediğimizden korkuyoruz hepimiz.
Uzaktayken ırkçılıktan bahsetmediğimiz kişilere yakınımıza gelince çok farklı davranıyoruz.
Aşmak ise kimi için zor, kimi için kolay.
Tarifi ise tek ...Sevgi...
Koşulsuz sevgi ve hoşgörü.

Mesajı bu kadar güzel olan bir filmin üstüne bir o kadar da eğlendirici olması ne güzel değil mi.
Ben mesajların bu şekilde verilmesi taraftarıyım.
Acılar içinde, savaşın yer aldığı bir hikayedense ,barışın hoşgörünün yer aldığı sevginin dillerden yüreklere aktığı yapımlar daha çok içine çekiyor beni.İzledikten sonra yüzüme yerleşen gülümseme,içimde yeşeren umut, almam gereken mesajın tohumlarını içime ekmiş oluyor bile.
O yüzden diyorum ki mesajlarımız hep olumlu olsun,hayırdan çok evet olsun,göz yaşından çok gülümseme,sırt çevirmeden çok kucaklaşma olsun.
Olsun ki fark diye bir şey kalmasın ortada.

İzleyin ve hatta izlettirin bence etrafınızda herkese bu filmi.
Kesin tavsiye yani bu defa ki.
Keyifli seyirler...