27 Şubat 2015 Cuma

Happy Weekend...

Şubatı bitirip kışı geride bırakmak üzereyiz.
Umarım bahar güzellikleri de beraberinde getirir.

Mutlu,huzurlu ve dilediğinizce geçecek bir hafta sonu diliyorum.
Kucak dolusu sevgiler...

25 Şubat 2015 Çarşamba

A Good Year...

Oscarlar dağıtılmış,herkes ödüllü  filmlerin peşine düşmüşken ben yine ne varsa eskilerde var diyerek buldum güzel bir film,sıcak kahvem eşliğinde çekildim köşeme.İzleyip,beğenip sizinle paylaşmamak olur mu hiç.Olmaz,yapamam...Sıcağı sıcağına hemen yazıyorum:)

2006 yılından geliyor bugün ki öneri.Aslında öneri de sayılmaz yazdıklarım .Kime göre, neye göre iyi film tartışılır sonuçta.Bir bakarsınız bana harika  gelen film size sıkıcı gelir yarısında bırakırsınız,bir bakarsınız  tam tersi.Yani diyeceğim o ki o an ki ruh hali çok  önemli.Ben sıcacık konusu ve çekildiği yerin muhteşem büyüsü ile sevdim bu filmi.
Buram buram aşk,şarap ve Fransa kokan bir film A Good Year...


 Ve tahmin ettiğiniz gibi romantik komedi tarzında.Çekilen yer güzel,oyuncular da güzel 
( Marion Cotillard gerçekten şarap gibi ve düşündüm  bu role başka kadın yakıştıramadım ) 
 öyleyse gelelim konusuna...

Max ( Russel Crowe ) Londra'da yaşayan ve tam bir iş kolik olan ,tatil nedir bilmeyen 
sıkıcı,hırslı,bencil  bir borsacıdır.
Çocukluğunu yanında geçirdiği,çok sevdiği ,ama son on yıldır görmediği amcası ölünce Fransa'nın Provence bölgesinde,içinde üzüm bağlarının da olduğu bir malikane Max'e miras kalır.
Max , malikaneyi ve üzüm bağlarını satmak için  Provence'a gelir.Evet niyeti budur ama hesaba katmadığı şeyler vardır.Aşk kapıyı çalmış  ve Fanny Chanel adında güzel gibi bir kadın başını döndürmeyi başarmıştır.O sıkıcı,iş kolik ve bencil adamdan bir romantik ortaya çıkarmıştır.

Ve tabi malikanenin her köşesinde canlanan hatıralar,çocukluğun o güzel mutlu günleri ve yine sürpriz bir şekilde ortaya çıkan amcanın gayrı meşru kızı.Tüm bunlar bu sıcacık hikayenin yine içimizi ısıtan detayları.Bir de üstüne  Provence 'ın muhteşem görüntüleri ile film bence izlenmesi gereken,mutluluk garantili  romantik filmler  kategorisindedir. 

Sade hikayesi,müzikleri,mekanları,insanları ,diyalogları güzel ,içinizi ısıtacak bir film arıyorsanız hiç durmayın.Bittiğinde yüzünüze yerleşmiş bir gülümseme olacağına ve Provence'ı görmek istediğiniz yerler listenizde üst sıralara yazacağınıza eminim.

Keyifli seyirler...


23 Şubat 2015 Pazartesi

Tencerede Kek mi olur Demeyin,Deneyin...

Bazı tarifleri alıyorum almasına da bir vesile olmadan yapamıyorum.Bu tarifi de aa çok pratik diyerek not almıştım Seyhandan.Nerden bileyim bu kadar kısa sürede deneyeceğimi.Kar kış fırtına tipi derken çok şükür bize de nasip  olan kar tatilinde dur size bir tarif deneyeceğim diye kalktım ayağa.Yapması-pişmesi-yemesi toplasan 40  dk.Tamam çok kısa değil.Mikrodalgada yapılan gibi size 5 dk vadetmiyor ama sonuç çok güzel değiyor yani.Bir  de düşünün tam keki çırptınız kalıba döküyorsunuz hop elektrikler kesildi,sizin o önceden ısıttığınız fırın olaydan usulca çekildi.Eee ne olacak o kek duracak mı öyle.Yok artık öyle üzgün süzgün elektrikler beklenmeyecek .
Koy kek harcını fincanlara ,onları da yerleştir tencereye, yak ateşi olsun bitsin.Ne güzel değil mi anlatması.Valla yapması da güzel hele ilk deneyen kişi için sonucun nasıl olacağını beklemek ,kapağı açmak için sabırsızlanmak ve kapağı açınca yüzünün aldığı şekil de tadı kadar güzel.Bu tarifi aynı bu heyecanla arkadaşıma anlattım alemsin Bahar ,yaptığı kek ile bu kadar da mutlu olunur mu dedi.Olunur ,olunur da artık tarife geçsen demeden bitiriyorum .
Tarif sevgili  Seyhan'dan...
O bir güzel detaylı olarak anlatmış ,bir güzel de yapmış ve harika bir sunumla göstermiş bize fincanda kekini...O görselden sonra yapma da dur hadi:)


Orjinal adı tencerede fincan keki.Ama ben şu alıp da bir türlü kullanmadığım sufle kaplarında yaptım.Fincanda sunum çok şık ama benimkiler de sevimli oldu sanki.Ya da kendim yaptım diye aşırı sevmiş olabilirim:)

 Bir tarifi daha denemiş ve rahatlamış olarak, 
herkese mutlu ve huzur dolu bir hafta diliyorum.
Neşeniz eksik olmasın,ağız tadınız hiç bozulmasın.
    ...Sevgiler...




13 Şubat 2015 Cuma

Mutlu Haftasonları...

Yüreğinde sevgi taşıyan herkesin sevgililer günü kutlu olsun.

Mutlu ve keyifli bir hafta sonu diliyorum.
Sevgiyle kalın.

12 Şubat 2015 Perşembe

Philadelphia...

Eveett  nerde kalmıştık...
Bir ara  sürekli film önerileri yazdım sonra bir durdum ses yok değil mi.
Ama sanmayın ki izlemeye ara verdim.Onu yapmamaya çalışıyorum işte.Çünkü en sevdiğim şeylerden biri film izlemek.En az kitap okumak kadar önemli benim için. 
O yüzden eski yeni hiç ayırt etmeden izliyorum.Hele bu mevsimde...

Bugün bahsedeceğim film yine çok eski.
Philadelphia ,1993 yapımı bir film.


Başrollerinde Tom Hanks ve Denzel Washington yer alıyor.
Ve Tom Hanks'in ilk Oscar'ını kazandığı film aynı zamanda.

Tom Hanks gerçek çıkışını yakaladığı filmde,çalıştığı firmasını ayrımcılık yaptığı için dava eden  AIDS'lı eşçinsel avukat rolünde.Filmde Oscar'ı sonuna kadar hak eden bir performans sergiliyor gerçekten.Ve sonradan öğrendiğime göre bu film için 16 kilo vermiş ve hasta görünmek için  saçlarını inceleştirmiş.


Konusuna gelirsek ...
Eşcinsel ve işinde  başarılı bir avukat olan Andrew Becket'ın  , bir gün AIDS virüsü taşıdığı farkedilip ve  çok geçmeden saçma bir sebeple çalıştığı hukuk bürosundan çıkarılmasını ve bu haksızlığa karşı başlattığı hukuk mücadelesini konu alır.

Ama o şartlarda Andrew Becket'ın kendini savunacak avukat bulması pek kolay değildir.Çaldığı her kapıdan eli boş döner.Ta ki Denzel Washington 'un canlandırdığı Joe Miller'a kadar.
Bir homofobik olan Joe Miller da bu konuda kararsızdır aslında.Ama Andrew Becket sayesinde ön yargılarından sıyrılır ve davayı kabul eder.Böylece AIDS kurbanı bir insanın toplum içindeki yerini sorgulayan bir dava başlamış olur.

Filmde bir sahne var ki sanmıyorum izleyen hiç kimsenin gözleri dolmasın,boğazı düğümlenmesin.
Andrew Becket'ın serum takılan direk elinde çalan aryaya eşlik etmesi insanın içine  işliyor desem az demiş olurum herhalde.Sanki aryayı dinlemeyip yaşıyor .

Bu kadar yazdıktan sonra tek şey söyleyebilirim.
Bir akşam ki film gecenizde yer verin mutlaka  bu filme.
İyi seyirler...



9 Şubat 2015 Pazartesi

Çilekli Pasta...

Her şey markette küçük kasalarda çilek görmem ile başladı.Yoksa aklımda ne pasta yapmak ne da fırına yaklaşmak vardı.Biraz aramıza mesafe koymaya çalışıyoruz bu aralar,ama öyle eski dostuz ki çok zor oluyor doğrusu.Mis kokulu bir çilek tüm anlaşmayı bozdurdu bize mesela.Aman ne yapayım yemesi kadar yapması da zevkli benim için dedim ve kolları sıvadım.Zaten yapmaya niyetlenince hemen ablamı yeğenimi çağırdım,yeğenim de arkadaşını derken pastanın dilimleri incelmeye başladı bile:)


Yeni hafta ağız tadıyla başlasın, hem de pazartesi sendromundan kurtulmak isteyenlere çare olur diye yayınlamak geldi aklıma.Çok pratik,hafif ve  çok leziz bir pasta.
Biz o akşam iki -üç saat dinlendirme ile yedik ama ertesi güne kalan kısım ve çok daha güzel olmuştu.Zaten tüm tariflerde bu tip pastalar için bir gece buzdolabında beklemeli diye yazıyor ve kesinlikle haklı bir not.


Neyse çok uzattım tarife geçiyorum.
Pandispanyası her zaman yaptığım tariften ve sonuç her zaman mükemmel.Pamuk gibi.
Önce onu yazayım ,süslemesi kolay.

Pandispanya için malzemeler
5 yumurta
2,5 çay bardağı toz şeker
3 çay bardağı un
1 paket kabartma tozu
2 yemek kaşığı kaynar su
1 tutam tuz
(Ben bu ölçüde 28 cm'lik kelepçeli kek kalıbı için kullandım,ve ikiye kestim pandispanyayı.
Daha küçük bir kalıp ile yapılıp üçe kesilip ,
üç katlı enfes bir doğum günü pastası da yapılabilir.)

Hazırlanışı
Yumurtaların akını ve sarısını ayrı kaplara alıyoruz.
Akını bir tutam tuz ile beyaz köpük kıvamına gelene kadar çırpıyoruz
Diğer kapta sarısını,şeker ile çırpıyor ve içine şekerin daha kolay erimesi için kaynar suyu ilave ediyoruz ve rengi değişene kadar çırpıyoruz.
Unu ve kabartma tozunu eleyip,bu iki karışımı da ekleyip,tüm malzemeleri 1-2 dakika kadar karıştırıp kek kalıbına döküp doğru fırına.

Arası için

2 paket krem şanti
1 su bardağı süt
1 paket krema 
(veya labne peynir de kullanılabilir )
Küp şeklimde doğranmış çilek
(Ben hem çilek,hem muz koydum aslında)

Ve üzeri için ister meyve karıştırmadan biraz krem şanti ayırın ya da sadece pudra şekeri eleyin.
Ben çok ince bir tabaka halinde krem şanti sürdüm ve ortasını çilek ile süsledim,
 ama bütün  halinin fotoğrafını çekmemişim yine.Olsun zaten süsleme kişiye göre değişen bir durum değil mi.Siz canınız nasıl istiyorsa öyle süsleyin.

Tatlı yiyelim tatlı konuşalım,haftaya tatlı bir başlangıç yapalım.
Mutlu haftalar, güzel başlangıçlar diliyorum herkese.
Sevgiler...





6 Şubat 2015 Cuma

Happy Weekend...

Şuan tam arkamdaki pencereden masama  vuran,
sırtımı tatlı tatlı ısıtan güneştir bana bu görselleri seçtiren,
kendimi şu mutfakta hayal ettiren.
İşte değil evdeyim mesela...
Fonda güzel bir müzik,ocakta fokurdayan çayım,fırından yayılan mis gibi kek kokusu...
O kokusuyla mest olmuşum,okuldan gelecek kuzucuğa bir şeyler
hazırlıyorum,mutluyum... 

 
 
Pinterest


Hafta sonu geldiğine göre bu hayallerimizin bir kısmını gerçekleştirebiliriz öyle değil mi.
Hepimiz için hayal ettiğimizden de güzel bir hafta sonu diliyorum.
Mutlu hafta sonları...




4 Şubat 2015 Çarşamba

Biraz Müzik...

Güne müzik ile başlayıp, günü müzik ile noktalayanlara gelsin sıradaki parça.

Melody Gardot söylüyor o naif sesiyle
... Good Night...



2 Şubat 2015 Pazartesi

...Aydınlık Bir Ev...

Hava sisli,puslu,yağmurlu,lodoslu...
Bir de üstüne bugün pazartesi olunca acilen içimi ısıtacak,ruhuma güneş açtıracak bir şeyler aradım,bu ev çıktı karşıma.Unuttum havadaki kasveti,unuttum pazartesiyi.Üzerimde pijamalar,pazar modunda aylak aylak gezdim evi,sonra da yaptım bir kahve baktım keyfime.
Ohhh ne güzel oldu... 


...alvhemmakleri...

Mutlu geçsin yağmurla başlayan bu hafta ve Şubat ayı.
Sevgiler...