7 Şubat 2013 Perşembe

GÖNÜL KAPISI



Dün akşam eski defterleri,resimleri,çizimleri,notları vs. karıştırırken içinden bu resim ve hikayesi çıktı.Malum resmi ve hikayeyi bilmeyen yoktur.Ben de zaten onu değil farklı bir hikayeyi anlatacağım.Bu resim sayesinde başlayan bir aşkın hikayesini.

Adoyla daha sevgili bile değilken (ama onun bana meyli varken diyelim) bir akşam mesaide ( galiba bir kutlama vardı )  onların bölümde tatlı yiyorduk.Ben odamda yalnız olduğum için  beni de davet etmişlerdi.Ado bana masasında yer açmış,bir yandan tatlı yerken bir yandan da bilgisayarında birşeyler gösteriyordu.Tabi daha önceden hazırlanmış bu gösteri ama neyse.Bilgisayarındaki karikatürlere,komik resimlere gülerken bir anda  bana  bu resmi göstermiş ve hikayesini okutmuştu.Yüzünde benim tepkime göre belirecek birkaç ifade gidip geliyor ,benden bir gülümseme ya da anladığıma dair bir umut bekliyordu.Ama benim yüzümde şaşkınlıktan öte bir ifade varmıydı bilmiyorum.Belki başka bir zaman olsa en azından  gülümsemeye çalışırdım, ama hazırlıksız yakalanmıştım.Ne anlama geliyordu şimdi bu.Bana mesaj mı  yolluyordu.Sen de benim gibi hissediyorsan ,kapıyı aç mı  diyordu.Aslında incelik yapıyor ve ters tepecek bir hareketle arkadaşlığımızı da  kaybetmek istemiyordu.Belki o yüzden böyle bir yol seçmişti kendince.Çünkü aramız iyiydi.İşe yeni girmeme rağmen benden zor beklenen bir hareketle çabuk arkadaşlık kurmuştuk.(Bunda O'nun payı çoktu .Çok seviyeliydi,hiçbir zaman yılışık tipler gibi bir iki konuşmadan sonra  çizgiyi açmadı.Aynı zamanda samimi ve sıcak biriydi.Siz diye hitap etse de benim ona sen diyeceğim günü bekliyordu ve diyaloglarımız hep aynı seviyede ama samimi devam ediyordu.)Belki o da yeni olduğundan iş yerindeki sıkıntılar ilk ortak konumuz olmuştu.Bazen eve birlikte giderdik,yol boyunca konuşurduk kırk yıllık tanışık gibi.Moralim bozuk olsa sesimden anlar,mutlaka uğrardı.Ne bileyim ben hep çok insancıl bulmuş hiç başka türlü düşünmemiştim.Arkadaşlar uyan artık çocuk yanık deseler de  ben ısrarla abartıyorsunuz diyordum.Ta ki o resmi görene ,hikayeyi okuyana kadar.Kafamda şimşekler çaktı,kızların demedik mi sana sözleri kulağımda çınladı.Usulca tatlımı yedim odama geçtim.Sabah olup arkadaşıma olayı anlatınca akşamki cümleyi aynen duydum.Demedim mi ben sana,herkes anladı bir sen anlamadın.Kızım çocuk daha ne yapsın.Çocuğun yapacağı bişey kalmamıştı zaten.Topu bana atmıştı şimdi hamle sırası bendeydi.Eee ben ne istiyordum,ne hissediyordum.Düşündüm ve kendimi gülümserken buldum.Evet gülümsüyordum çalışırken,konuşurken,yalnızken her daim gülümsüyordum  ve herkes farkediyordu.O çabuk kaynaşma,rahat konuşma,yanında huzurlu olma halleri boşa değilmiş demekki.Ben de fırsat bekliyormuşum.(Ado hep buldun pırlanta gibi çocuğu fırsatı kaçırmadın der bana )Ne bileyim belki adı konulmamış birşeyler vardı,Adonun o düşünceli yaklaşımı hoşuma gidiyordu ya da başka sebep  ama kalbim hiç hayır demedi ona karşı.O ilk heyecandan sonra daha bir inceledim her hareketini.Kör olan gözüm açıldı.Benim için ,bana özel yaptıkları geldi aklıma .Kendimi mi kandırmışım ben acaba dedim.Anladım da oralı mı olmadım bilmiyorum.Tek bildiğim aşka hazır değildim,aklımda yoktu.Ama aşk da zaten akılda olduğu zaman ,hazırlık yaptığın an gelmiyordu.

Sonrası mı ne oldu.Bir müddet daha bu tatlı,masum,saf kız ayaklarına  devam ettim.(Ne yapayım hoşuma gitti,bir güzellik geldi bana).Ama rengimi belli ettim.Oğlum ben bir erkekle  gezip sonra sen beni yanlış anladın biz sadece arkadaşız diyecek kız değilm dedim ( içimden tabii  ) Ado anladı zaten aşkına karşılık bulduğunu bir iki gezme ,yemek,çay,kahve derken  bir akşam dile geldi tuttu elimi anlattı aşkını.
Ben de utansam da eriye bite dinledim daha ilk günden beri bana yanık olduğunu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder